''Gönül yüzü temiz olanın özüde temiz olur, sözüde'' Ömer ERSİN

   
 
  Hz Mevlana sozleri

 
 
Hz. MEVLÂNA'dan

ÖZLÜ SÖZLER


 
Sevgide güneş gibi ol,

 
dostluk ve kardeşlikte
akarsu gibi ol,

 
hataları örtmede gece gibi ol,
tevazuda toprak gibi ol,

 
öfkede ölü gibi ol,
her ne olursan ol,
ya olduğun gibi görün,

 
ya göründügün gibi ol.

 


Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.



 
Eşekten şeker esirgenmez ama eşek
yaratılışı bakımından otu beğenir.


 
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.


 
Leş, bize göre rezildir ama, domuza,
köpeğe şekerdir, helvadır.


 
Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül,
kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?


 
Pisler, pisliklerini yapar ama
sular da temizlemeye çalışır.

 


Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
Selviyi hür bir halde yücelten,
kederi de sevinç haline sokabilir.

 


Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir,
nasıl olur da güneş üflemekle söner?

 

Akıl padişahı kafesi kırdı mı,
kuşların her biri bir yöne uçar.


 
Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta
aşağılık dünyadan göğe sıçrayiverir.


 
Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü,
inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.


 
Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur.
Kıskançlık ateşten meydana gelir.


 
Dünya tuzaktır. Yemi de istek.
İstek tuzaklarından kaçının.


 
Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama
susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.


 
Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin.
Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.


 
Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek,
inciyle denizin varlığından da şüphe eder.


 
Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu,
dinleyenin dinlemesinden, anlamaesından ileri gelir.


 
Oruç tutmak güçtür, çetindir ama
Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından,
bir derde uğratmasından daha iyidir.


 
Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz.
Suyu başına döksen, başı kırılmaz.
Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan,
toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.


 
Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana,
içinde inci vardır.


 
Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir.
Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.


 
Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?

 


Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes
çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?


 
Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.


 
Her dil, gönlün perdesidir.
Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.


 
Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları
olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.


 
İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey
görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun
diye bu alem yok değildir.


 
A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın,
tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.


 
O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti.
Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.


 
Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da
nedir bir sevgiye harcanmadıktan,
bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.


 
Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor,
gama binlerce defa aferin.


 
Nefsin, üzüm ve hurma gibi
tatlı şeylerin sarhoşu oldukça,
ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?

 

Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de,

 
şeytandan dert satın alır.




 
Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.

 
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.



 

Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?



 

Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.



 

Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.



 

Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır.



 

Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır.

 
Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?



 

Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.



 

Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.

 
Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.



 

Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir,

 
nasıl olur da güneş üflemekle söner?



 

Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar



 

Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir.

 
Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.



 

O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile.
İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.



 

Genişlik, sabırdan doğar.



 

Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü,

 
inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.



 

Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur.

Kıskançlık ateşten meydana gelir.
 

NAMÜTENAHİ

Ben eski bir sızının emanetcisiyim,
acılarım ömrüm kadar eski,

ben hüzün şehrinin yolcusuyum
adımlarım tarih kadar eski,

ben yıkılmış kelimelerin öznesiyim,
cümlelerim benliğim kadar devrik,

ben bedbaht bir resmin gölgesiyim,
benliğim siluetim misali yitik,

gayri yüreğim elem bekcisi,
gayri yüreğim acıların başkenti,

ne zaman geçer bu acılar diye sorma?
acılarım namütenahi.

Ömer ERSİN


CESARET

Seni seven cesaretimi
bulsaydım içimde
çıkarıp kurşunlara dizecektim !
ki... kurtulsaydı cesaretim
biliyorum yine seni sevecektim.

Eğer imkanım olsaydı,
seni seven kalbimi, hayallerimi,sevgimi,
bir bavula doldurup terketecektim
bu kenti,
her adımımda ağlasa da yüreğim,
geriye dönmeyecektim !
ki... dönüp arkama baksam
biliyorum yine seni sevecektim.

Dökülürken cesaretim,
kedere zincirli bakışlarımdan
platonik bir aşkın gölgesinde
yalnız başıma üşüyecektim,
belki kaç bahar geçecekti ömrümde
ben halimi söylemeyecektim,
kim bilir
belki de ızdıraba esir olup ölecektim

ne farkeder!
ki... bu dünyaya bir daha gelsem,
biliyorum yine seni sevecektim.

Ömer ERSİN

 

Ana Sayfan Yap I Sık Kullanılanlara Ekle I İletişim I Yorumlarınız I Anket

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol