''Gönül yüzü temiz olanın özüde temiz olur, sözüde'' Ömer ERSİN

   
 
  Tevekkul

                                             

                                                   TEVEKKÜL


Tevekkül, dinimizin bildirdiği sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi sebeplerden değil, sebepleri yaratandan beklemektir. (Bir işe başladığın zaman, Allahü teâlâya tevekkül et, Ona güven!) âyet-i kerimesi, tevekkül ile beraber azmederek çalışmak gerektiğini gösteriyor. (Al-i imran 159)

Tevekkül, herhangi bir işin, dinen, örfen sebeplerine yapışarak gayret gösterip, neticeye ihlasla teslim olmaktır. Yani sonucu Allahü teâlâdan beklemek ve bu sonucun kendisi için mutlaka hayırlı olduğuna inanmaktır. Doğru sebebe yapışan doğru netice alır.

Tevekkül, değiştirilmesi insan gücünün dışında olan üzücü olayları, ezelde takdir edilmiş bilip, üzülmemek, Allahü teâlâdan geldiğini düşünerek seve seve karşılamaktır. İnsan, bir işin neticesinin iyi mi, kötü mü olacağını bilemez. Hayır sandığı çok şey, şerle, şer sandığı çok şey de, hayırla neticelenebilir. Muhakkak şu işim olsun diye ısrar etmemeli, “Hayırlı ise olsun” demelidir.

Allahü teâlâ, kimseye muhtaç olmamak için çalışmayı, hasta olmamak için tedbir almayı, hasta olunca ilaç kullanmayı, görebilmek için ışığı sebep kılmıştır. Sebebi, istenilen şeye kavuşmak için bir kapı gibi yaratmıştır. Bir şeyin hasıl olmasına sebep olan şeyi yapmayıp da sebepsiz olarak gelmesini beklemek, kapıyı kapayıp pencereden atılmasını istemeye benzer ki, bu, akla ve dine uygun değildir.

Allahü teâlâ, insanların, ihtiyaçlarına kavuşmak için bu sebepler kapısını yaratmış ve açık bırakmıştır. Tesiri kesin olan ilaçları kullanmamak tevekkül değil, ahmaklıktır, haramdır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her hastalığın ilacı vardır. Yalnız ölüme çare yoktur.) [Taberani]

Hazret-i Musa, hastalanınca, “İlaçsız da Allahü teâlâ şifa verir” diyerek ilaç kullanmadı. Allahü teâlâ (İlaç kullanmazsan şifa ihsan etmem) buyurdu. İlacı kullanınca iyi oldu. Fakat sebebini merak etti. Allahü teâlâ, (Tevekkül etmek için, benim âdetimi, hikmetimi değiştirmek mi istiyorsun? İlaçlara tesir veren kimdir? Elbette tesirleri yaratan benim) buyurdu. (K. Saadet)

Doktora gitmeli, ilaç kullanmalı; fakat, doktora ve ilaca güvenmemeli, şifayı Allahü teâlâdan istemelidir! İlaç kullanıp da iyi olmayan, ameliyat masasında ölen az değildir.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(İmanınız varsa, Allah’a tevekkül ediniz!)




              Peygamberimiz (sav)'in Tevekkülle ilgili sözleri


Ebû Hureyre (ra) Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Kuvvetli mü'min, Allah Katında zayıf mü'minden daha hayırlı, (daha üstün) ve daha sevimlidir(Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır Sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış Allah'dan yardım dile ve asla acz gösterme Başına birşey gelirse, ''Eğer (keşke) şöyle yapsaydım, şöyle olurdu!'' diye hayıflanıp durma ''Allah'ın takdiri bu O, ne dilerse yapar'' de Çünkü "eğer (keşke)" kelimesi, şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar"
(Müslim, Kader 34 Tercüme: İsmail L Çakan, Hadislerle Gerçekler, Erkam Yayınları, İstanbul 1990, s231)


"Birşey istediğin zaman yalnız Allah'tan iste Yardım dilediğin zaman Allah'tan dile Şunu iyi bil ki bütün yaratılmışlar elbirliği ile sana bir menfaat bahşetmek isteseler, Allah'ın sana yazdığından daha fazlasını bağışlayamazlar Yine yaratılmışların tümü elbirliği ile sana bir zarar vermek isteseler, Allah'ın sana takdir ettiğinden fazlasını yapamazlar"
(Tirmizi, Sünen, fi sıfati'l-Kıyame, 60)


"Ey Ebû Hureyre! Allah'tan başka hiçbir şeye ümit bağlama Allah'a tevekkül eyle Bir arzun varsa Allah Teâlâ Hazretleri'nden iste Allah-ü Teâlâ'nın âdet-i ilâhiyyesi (işi, kânunu) şöyledir ki; herşeyi bir sebep altında yaratır Bir iş için sebebine yapışmak ve sonra Allah Teâlâ'nın yaratmasını beklemek lâzımdır Tevekkül de bundan ibârettir"
(Hadis-i şerif-Ey Oğul İlmihali, )

"Üzülme, Allah bizimledir"
(Bera Ibnu'l Azib raKütüb-i Sitte, 16 cilt, Sf 200)
 

NAMÜTENAHİ

Ben eski bir sızının emanetcisiyim,
acılarım ömrüm kadar eski,

ben hüzün şehrinin yolcusuyum
adımlarım tarih kadar eski,

ben yıkılmış kelimelerin öznesiyim,
cümlelerim benliğim kadar devrik,

ben bedbaht bir resmin gölgesiyim,
benliğim siluetim misali yitik,

gayri yüreğim elem bekcisi,
gayri yüreğim acıların başkenti,

ne zaman geçer bu acılar diye sorma?
acılarım namütenahi.

Ömer ERSİN


CESARET

Seni seven cesaretimi
bulsaydım içimde
çıkarıp kurşunlara dizecektim !
ki... kurtulsaydı cesaretim
biliyorum yine seni sevecektim.

Eğer imkanım olsaydı,
seni seven kalbimi, hayallerimi,sevgimi,
bir bavula doldurup terketecektim
bu kenti,
her adımımda ağlasa da yüreğim,
geriye dönmeyecektim !
ki... dönüp arkama baksam
biliyorum yine seni sevecektim.

Dökülürken cesaretim,
kedere zincirli bakışlarımdan
platonik bir aşkın gölgesinde
yalnız başıma üşüyecektim,
belki kaç bahar geçecekti ömrümde
ben halimi söylemeyecektim,
kim bilir
belki de ızdıraba esir olup ölecektim

ne farkeder!
ki... bu dünyaya bir daha gelsem,
biliyorum yine seni sevecektim.

Ömer ERSİN

 

Ana Sayfan Yap I Sık Kullanılanlara Ekle I İletişim I Yorumlarınız I Anket

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol